Şiirler değişler
Bu sevgiyi veren sensin Allah’ım
Bundan gayrısında, çulum yok benim
Sana sığınırken, budur silahım,
Bundan gayrısında, yolum yok benim.
Bununla uçarım sana gelirim
Kanadım kolumu bunda bulurum
Bu dünyada yoktur başka gelirim,
Bununla mest olur sarhoş olurum.
Nurunla verdiğin, hidayet varken
Başka yolu, nasıl seçer gelirim?
Sırat köprüsü de bu kadar darken
Enine boyuna ölçer giderim.
Ehl-i Beyt’e karşı duydumsa bunu
Bu buyruğu veren sensin Allah’ım
Kalbimin içine koydumsa bunu
Benliğime seren, sensin Allah’ım
Bu yollarda beni, sana götüren
Kavli Resul’ündür, senin adına
Ruhumu bununla yola düşüren
Ali sevgisidir senin katına
Ellerim açıktır, göklere doğru,
Seslenir seslenir, dua ederim
İnancım büyüktür, bu yüce yoğru,
Bana rehber olur, sana giderim.
Gönlüm, kalbim, bağrım, bunla doludur.
Yürüdüğüm bu yol sapmaz bilirim.
Ehl-i Beyt’in yolu hakkın yoludur
Bu yolla mutlaka sana gelirim.
Güneşin seslenip, selam verdiği
Ali’dir pirimiz, Şah-ı Hüda’dır
Ruhun uyup, sağlam aklın erdiği,
Cennetin gençleri Al-i Aba’dır
Cennet Cehennemi ayıran ise
Bu nur-u Ali’den yüz mü çevrilir?
Kendini seveni kayıran ise
Ondan sapan dağlar bile devrilir.
Hidayet bayrağı kendisi ise
Kendine değil de kime gideyim?
Bu ilmin kaynağı kendisi ise,
Ona değil, kime biat edeyim?
Yüzüne bir bakmak ibadet ise
Ben kime bakayım Ali’den gayrı?
Yolunda yürümek hidayet ise
Ben neden düşeyim, Ali’den ayrı?
Gedemem ey Ali, yaban ellere
Ümidim sendedir, sende bilirim.
Gadir-i Humm’da kalkan ellere
Tutunur, tutunur sana gelirim.
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!